tavşandan tüm birimlere

"şeytan ayetleri"nin dağıtımına başladık. şöyle bir sorunla karşılaştık son dakikada: daha önce dağıtım ve ödeme alımı konusunda anlaşmış olduğumuz şirket, kitapları paketleyip kendilerine teslim etmeye gittiğimizde, hiçbir gerekçe göstermeden anlaşmamızı feshettiklerini bildirdi. karşısına çıkabildiğimiz en üst düzey yetkili, "kız başınıza böyle işlere kalkışmayın, memleketin bin türlü meselesi var, sizin zırzopluklarınızla mı uğraşalım" demeye getiren bir nutuk çekip nasihatler verdi. tabii ki kendisine sonsuz teşekkürler ederek yanından ayrıldık. memleketin bin meselesi var valla, bir tanesi de "erkek" sayısıyla "adam" sayısının eşit olmayışı.

her neyse, bu bela bir anlamda kötü, ama bir anlamda da iyi oldu. şöyle ki: dağıtımı bizzat biz (biraz genişletilmiş ve akraba desteğiyle payandalanmış bir kadro olarak) gerçekleştirmeye koyulduk. şubatın ilk haftası sonu itibariyle 478 kişiye elimizdeki 478 nüshayı ulaştırmış olmayı hedefliyoruz, ama ne yazık ki öncelikle istanbul, ankara, izmir ve bursa'daki okuyuculara ulaşabiliyoruz. bu kötü kısım. iyi kısmıysa, kitabı teslim ederken cumartesi ve pazar günü bize gösterilen müthiş destek, ikram, sevgi, iyi niyet. hakikaten bu kadarını beklemiyorduk, akşam toplanıp günün olaylarını konuşurken böyle bir acayip, bir tuhaf olduk hepimiz. şu ana kadar bize gelen talep toplamı 1207, bu da kitabı yeniden bastırmamız gerekeceğini gösteriyor. bu da iyi tabii, ama aynı zamanda kötü, çünkü yeni bir matbaa bulmamız gerekecek, ilk matbaamız, kitapta adı anılmamasına rağmen tehdit almış, bize bol şans dilediler, biz de aldık kabul ettik.

bize ordu'dan, ağrı'dan, şimdilik bize uzak kalan diğer yerlerden, askeriyeden, üniversiteden, hastaneden, yurtdışından, geçici adresten yazan herkese: çok sağolun. biraz daha bekletmek zorunda kalacağız sizi, ama size ulaşmanın bir yolunu bulacağız, söz.

son haber: "ip" takibatı altında olduğumuza dair sinyaller aldık, e-mail'lerinize yanıt vermede aksamalar olabilir, kusura bakmayın.